Suyun içinde erimiş halde bulunan maddelerin çökelmesiyle oluşmaktadır. Kireç taşı, göllerde, denizlerde ve yeraltı sularında yaygın olarak bulunan kirecin çökelmesiyle oluşmaktadır. Kimyasal kayaçlar Kireçtaşı (kalker), traverten, kayatuzu, jips (alçı taşı) ve dolomit örnek verilebilir. Kimyasal tortul kayaçlar su ile temasa geçince kolayca çözünmektedir. Bundan dolayı nemli ve sıcak iklim koşulları altında kimyasal tortul kayaçların bulunduğu sahalarda lapya, dolin, uvala, obruk ve polye gibi karstik şekiller oluşmaktadır. Ayrıca mağaralar, sarkıtlar, dikitler, sütunlar da karst topoğrafyasının yer şekilleridir. Karstik şekiller özellikle saf ve kalın kireç taşları üzerinde daha iyi gelişme göstermektedir. Jips, anhidrit ve kaya tuzları üzerinde oluşan karstik şekiller ise kolayca tahrip olmakt... (Devam)
KAYAÇ (Taş) : Yerkabuğunun yapı malzemesi olan, bir veya birden fazla minerallerden oluşan ve organik malzemelerden meydana gelen katı cisimlere denir. Kayaçlar çok basit bir ifade ile mineral topluluklarıdır.
MİNERAL: Kayaçların yapısını oluşturan, belirli bir kimyasal bileşime sahip organik veya inorganik özellikteki katı bileşiklerdir. * Canlı organizmadaki hücre gibi cansız doğada mineraller en küçük birimi oluşturur. * Her bir mineral farklı elementlerden oluşur. * Her bir kayaç çeşidi de farklı mineraller içerir. * Mineraller yan yana gelerek kayaçları kayaçlarda yan yana gelerek kıtaları ve yer kabuğunu meydana getirirler. Not: Kuvars,Kalsit ve Feldispat gibi Mineraller, doğada bulunan yaklaşık 2000 mineral içinde en yaygın olanıdır.
KAYAÇ DÖNGÜSÜ: Tüm kayaçlar sürekli bir d... (Devam)
Kara ve denizlerdeki düşey doğrultulu alçalma ve yükselme hareketidir. Başka bir ifade ile yer kabuğunun geniş alanlardaki yaylanma hareketleridir.
Yoğunluğu az olan yerkabuğu parçaları magmanın üzerinde yüzen birer tahta parçası gibidir. Ağırlıklarına göre daha derine batarlar. Bu duruma eş denge denir.
Eş denge volkanizma, buzullaşma, delta oluşumu, baraj yapımı gibi nedenlerle bozulabilir.
Bu hareketler sonucunda kubbeleşen üst kısma jeoantiklinal, çukurda kalan kesimlere ise jeosenklinal denir.
Orojeneze göre daha uzun bir zamanda meydana gelen epirojenez günümüzde de devam etmektedir. Örneğin İskandinav Yarımadası ve Kanada, buzulların erimesi, Hawaii Adası volkanizma sebebiyle her yıl 0,5 cm yükselmektedir. Buna karşın Kuzey Denizi, Baltık Denizi, Almanya, Hollanda ise tortulların ağırlığı ile çökmekted... (Devam)
Yer kabuğunun, altında bulunan mantonun etkisiyle hareket etmesine tektonik hareketler denir. Çekirdeğin etkisiyle ısınan mantoda konveksiyonel akıntılar oluşur. Manto içindeki bu hareketler yeryüzünde değişikliklere sebep olur. (Konveksiyonel akımlar suyun ısınması gibidir) Yer kabuğunun hareketi ile ilgili birçok teori ortaya atılmıştır. Bunlardan biri Kıtaların Kayması Teorisidir. Kıtaların Kayması teorisine göre kıtalar tek parça halindeyken 2. Ve 3. Zamanda parçalanarak birbirinden uzaklamış ve yeni okyanuslar oluşturmuştur. Aşamaları: Pangea (tek parça) Laurasia ve Gondwana arasında Tetis Denizi oluşur Hindistan ve Arap Yarımadası Tetis Denizini kapatır ve deniz tabanındaki tortullar yükselerek Alp Himalaya kıvrım dağlarını oluşturur. (Devam)
Boyuna Kıyı: Dağların kıyı çizgisine paralel uzandığı kıyılardır.
Enine Kıyı: Dağların kıyı çizgisine dik uzandığı kıyılardır.
Boyuna
Enine
Girinti Çıkıntı Az Derinlik Fazla Kıta Sahanlığı Dar
Girintili Çıkıntılı Derinlik Az Kıta Sahanlığı Geniş
B) Akarsuların Şekillendirdiği Kıyılar
Ria Tipi Kıyı: Eski akarsu vadilerinin deniz seviyesinin yükselmesi ya da vadinin tektonik olarak çökmesiyle sular altında kalmasıyla oluşmuş kıyılardır.
Dalmaçya Tipi Kıyı: Dağların kıyı çizgisine paralel uzandığı alanlarda, iç kesimlerdeki ovaların, deniz yükselmesine bağlı olarak sular altında kalmasıyla oluşmuştur. Kıyıda birbirine paralel ada dizileri görülür.
Kıtaların Kayması Teorisi daha sonradan geliştirilerek Levha Tektoniği Teorisi ortaya çıkmıştır. Bu teoriye göre yer kabuğu üzerinde karasal ve denizel bölümler bulunan levhalardan meydana gelmiştir. Levhaların yönleri ve hızları farklıdır, bu nedenle birbirinden uzaklaşır ya da yakınlaşırlar. Deprem, Volkanizma ve sıcak su kaynaklarının levha sınırlarında olması levhaların bu hareketinin eseridir.
Kıta – Kıta Çarpışması: İki kıta birbirine doğru hareket ederse sonunda birbiriyle çarpışarak kenetlenirler. Bu olay sonucunda kıvrım dağları oluşur. Kuzey Anadolu Dağları ve Toroslar bu şekilde oluşmuştur.
Kıta – Okyanus Çarpışması: Okyanusal kabul ile kıtasal kabuk çarpışırsa daha ağır olan okyanusal kabuk mantonun içine doğru dalar. Dalma batma alanlarında derin okyanus çukurlukları ile volkanik dağlar görülü... (Devam)
- Akdeniz iklim bölgesinin ana bitki örtüsü Kızılçam ormanlarıdır. Onların ortadan kalkmasıyla oluşan kısa boylu ağaçcık ve çalı topluluklarına maki adı verilir. - Makiler zeytin, defne, kocayemiş, zakkum gibi türlerden oluşurlar. - Makiler özellikle kış mevsiminde yaprağını dökmeyen ve yeşil kalan bitkilerden oluşmaktadır. - İnsan tahribatı makilerin de yer yer ortadan kalkmasına neden olmuştur. Bunların yerini daha da kısa boylu çalılar yani garigler almıştır. (Devam)
Kara ve denizlerin yıl içinde farklı ısınmasına bağlı olarak oluşan rüzgarlardır.
a. Yaz Musonu
Ilık denizlerde üzerindeki YB alanlarından Asya'daki sıcak karalar üzerinde bulunan AB alanlarına eser. Güneydoğu Asya'ya bol yağış bırakırlar. Yağışlar İlkbahar'da başlar Sonbahar'da sona erer.
b. Kış Musonu
Asya'daki karaların aşırı soğumasına bağlı oluşan YB alanlarından güneydeki ılık denizlere doğru eser.
Muson rüzgarlarının görüldüğü yerler:
- Güney ve Güneydoğu Asya kıyıları - Avustralya kıyıları - Afrika'nın Gine Körfezi kıyıları (Devam)
a. Mevsimlik Göçler Tarıma, turizme ve yaylacılığa dayalı geçici nüfus hareketleridir. b. Daimi Göçler Kırdan kıra, kırdan kente, kentten kıra, kentten kente sürekli olarak yerleşme amaçlı yapılan göçlerdir.
Türkiye’de göç veren bölgeler: Karadeniz ve Doğu Anadolu Bölgeleri Türkiye’de en fazla göç veren iller: Ardahan, Bartın, Sinop, Siirt. Türkiye’de göç alan bölgeler: Marmara ve Ege Bölgeleri. Türkiye’de en fazla göç alan iller: İstanbul, Antalya, Tekirdağ, Ankara, İzmir, Muğla.
2. Dış Göçler
a. Yurtdışından Türkiye’ye Doğru Kendi ülkesindeki baskı, savaş, şiddet olaylarından kaçan kişiler ile Balkanlardan gelen göçmenleri kapsar.
Okyanus akıntıları, Dünyanın doğal sistemleri içerisinde canlılar için büyük öneme sahip öğelerinden biridir. Bu akıntılar iklim ve canlılar üzerinde etkilidir. Makalemizde bu akıntıların oluşum sebepleri, türleri ve özellikleri yer almaktadır. (Devam)
Haritalardaki şekil ve alan bozulmalarının en aza indirilebilmesi için oluşturulan özel çizim yöntemlerine projeksiyon ya da iz düşüm yöntemleri denir.
Projeksiyonların bazıları uzunluk, bazıları açı, bazıları ise alanları gerçeğe daha yakın gösterir. Projeksiyonlar iz düşüm (yükseltinin sıfır kabul edilmesi) esasına göre çizildiğinden engebesi fazla olan yerlerin iz düşüm yüz ölçüm ile gerçek yüz ölçümleri arasındaki fark fazladır.
Örneğin yurdumuzda Doğu Anadolu ile Karadeniz ve Akdeniz bölgelerinde iz düşüm yüz ölçüm ile gerçek yüz ölçüm arasındaki fark çok fazladır.
Harita çiziminde kullanılan başlıca projeksiyon tipleri silindirik, konik ve düzlem projeksiyonlardır.
1. Silindir Projeksiyon
Bu projeksiyonda harita alanı açılmış bir silindir üzerine aktarılır. Bu projeksiyonla çizilen haritalarda ekvator çevresinde doğruya yakın görünümler elde edilirken kutuplara doğru önemli ... (Devam)
Atmosfer yerden yansıyan ışınlarla ısındığı için sıcaklık yerden yükseldikçe troposfer katında her 200 metrede 1 ºC azalır. Örneğin 1000 metrede 15°C olan sıcaklık, 1200 metrede 14°C, 1400 metrede 13°C olacaktır.
Örnek Sorular SORU 1: 200 metre yükseltiye sahip A kentinde sıcaklık 10°C iken aynı anda 1200 metre yükseltideki B kentinde sıcaklık kaç derecedir? Bu soruyu çözerken öncelikle yükselti farkını bulmamız, sonra kaç derecelik fark olduğunu bulmak için çıkan sonucu 200'e bölmemiz gereklidir. 1200 - 200 = 1000 metre (yükselti farkı) 1000 / 200 = 5°C (sıcaklık farkı) Soruda verilen B kenti 1200 metredir ve A kentinden 1000 metre yukarıdadır. Biliyoruz ki yerden yükseldikçe sıcaklık azalır. Buradan yola çıkarak B kentinde sıcaklığın A kentine göre daha düşük olduğunu an... (Devam)
- Bu geniş alan birçok canlıya yaşam alanıdır. Aynı zamanda karada yaşayanlar için de önemlidir.- Dünya'nın en büyük biyomunu oluşturur.- Dünya'nın %70'i sularla kaplıdır.- Tatlı su ve tuzlu su biyomu olmak üzere ikiye ayrılır.- Su biyomlarında sıcaklıklar fazla değişkenlik göstermez. Ayrıca suyun varlığı ya da yokluğu da biyomları sınırlamaz.- Yukarıda sayılanların bir sonucu olarak karasal biyomlara göre daha düzenlidir. Su Biyomlarını Etkileyen Faktörler - Oksijen ve Karbondioksit- Sıcaklık- Işık (Fotosentez için gerekli)- Eriyik haldeki mineraller- Besin maddesi (planktonlar) Işığın ulaşabildiği kısım ilk 200 metrelik kısımdır. Buraya fotik alan, ışığın ulaşamadığı 200 metreden derin kısma ise afotik alan denir. Su biyomunda canlılar daha çok Güneş ışığının ulaştığı yüzeyden 200 metre derinliğe kadar yaşarlar. İki grup... (Devam)
- Tatsız, kokusuz ve renksiz bir maddedir. - Katı – sıvı – gaz olarak bulunabilir. - Su kaynakları, su döngüsünün (buharlaşma – terleme à yağış (yer altına sızma, yüzeyde akış)) eseridir.
Yüzey Suları
Yer Altı Suları
Tatlı Su Kaynakları 3%
Tuzlu Su Kaynakları 97%
Okyanus, deniz, göl, akarsu.
Akarsular, buzullar, göller, yer altı suları.
Okyanuslar, denizler, göller, yer altı suları.
- Denizler, kenar deniz (okyanusla bağlantılı, sınırı belirsiz) ve iç deniz (sınırları belirlenebilen) olarak ikiye ayrılır. - Belli başlı okyanuslar: Büyük (Pasifik) Okyanusu, Atlas Okyanusu, Hint Okyanusu. - Belli başlı denizler: Akdeniz, Baltık, Adriyatik, Ege, Karadeniz, Kızıldeniz, Karayip, Umman, Japon Denizi. - Deniz ve okyanusların tuzluluk oranı sıcaklık, yağış, rüzgar vb. bağlıdır. - Den... (Devam)
Bulunduğu Yerler: Kükürtdioksit olarak atmosferde,Aminoasit, sülfür, sülfat olarak topraklarda,Eriyik halde okyanus ve denizlerde bulunur.Canlıların protein yapılarında bulunur. Yararları: Canlıların yaşamı için gereklidir.İlaç yapımında kullanılır.Barut, fişek, kibrit yapımında kullanılır. Nasıl Yenilenir? Volkanik patlamalar sonucu kükürtdioksit atmosfere salınır.Atmosferde sülfürik asit formunda yağış olarak toprağa karışır.Toprakta Aminoasit’e, Sülfüre ve bitkilerin kullanabileceği form olan sülfata dönüşür.Bitkiler sülfatı kullanarak besin üretir.Onu yiyen canlılara geçer.Canlılar öldükten sonra toprağa karışır.Ayrıştırıcılar tarafından tekrar doğaya kazandırılır.AYRICA kükürt mineral olarak da yer kabuğunda bulunur. (Devam)
Taşların önemli bir kısmı deniz ve göl tabanlarında birikerek tabakalı ve yatay bir şekilde oluşur. Bu taşlar aynı zamanda canlı kalıntıları içermektedir. Bu canlı kalıntılarına fosil denir.
Fosillerin ait oldukları zaman paleontologlar tarafından saptanarak taşların oluştuğu zaman saptanabilir. (Devam)
Toprak: Taşların parçalanması ve ayrışmasıyla meydana gelen, içerisinde çeşitli canlı kalıntıları, hava ve su bulunan, içerdiği organik madde ve minerallerle bitkilere besin kaynağı olan gevşek yer örtüsüdür. Toprak oluşumu için öncelikle anakayanın ayrışması gereklidir. Ayrışma Kayaçlar, dış kuvvetlerin etkisiyle zamanla küçük parçalara ayrılmaktadır. Bu olaya ayrışma denir. Ayrışma olayı 3 şekilde gerçekleşir: Fiziksel, Kimyasal, Biyolojik Ayrışma. 1. Fiziksel Ayrışma: Günlük ve yıllık sıcaklık farklılıkları sonucu 3 şekilde oluşabilir: 1. Gündüz ısınarak genişleyen kaya gece soğuyarak daralır, önce çatlar, sonra parçalanır.2. Kayaçların çatlak ve gözeneklerine sızan sular gece donar ve genleşir, zamanla çatlakları genişletir.3. Kaya çatlaklarına sızan ... (Devam)
1. İklim: Toprak oluşumunu etkileyen temel faktördür. Çünkü sıcaklık, yağış, bitki örtüsü ve ayrışma türü üzerinde etkilidir. 2. Anakayanın Yapısı: Ayrışarak toprağı oluşturan ve toprağın altında yer alan materyale ana kaya denir. Toprağın fiziksel ve kimyasal özellikleri, rengi, besin maddeleri, geçirimlilik özellikleri ana kayaya bağlıdır. 3. Zaman: Anakayanın toprak örtüsü haline gelmesi binlerce yıl alır. 4. Yer Şekilleri: Eğim, yükselti ve bakı durumu toprak oluşumunu etkiler. Eğim az olan yerlerde süpürülme (erozyon) azdır ve topraktaki suyun hareketi engellenir. Bitki örtüsü toprağın tutulmasını sağlar. Yükselti arttıkça sıcaklık düşer ve yağış da belli bir seviyeye kadar artar, bu da bitki örtüsünü etkiler. Bakı da toprak özelliklerinde etkilidir. Kuzey Yarı K&u... (Devam)