Biliyorsunuz ki rüzgarlar kuzey yarım kürede sağa, güney yarım kürede sola saparlar. Bu ifade yüksek basınç alanları için doğru da olsa alçak basınç alanlarında sapma ters bir yöndedir.
Kuzey Yarım Kürede YB ve AB alanları arası ilişki:
Resmi incelerseniz rüzgarı oluşturan kuvvet, yüksek basınçtaki yoğunluk fazlalığıdır. Burada hava, yoğunluğun az olduğu yere doğru akma eğilimi gösterir. Bu eğilimi gösterirken Dünyanın dönüş yönüne uyar. Alçak basınç alanına yaklaştığında basınç merkezine doğru olan yolculuğu ivme kazanır. Böylelikle yolunu uzatarak da olsa yüksek basınç noktasından başlayan hava hareketi alçak basınç merkezine ulaşmış olur. O halde; Kuzey yarım kürede yüksek basınçta saat yönünde, alçak basınçta... (Devam)
Kutuplar, ekvatora göre yerin merkezine daha yakındır. Buna bağlı olarak kutuplarda yerçekimi fazla, ekvatorda azdır. Ekvatordan kutuplara doğru yerçekimi artar. Bu artış basınç üzerinde de etkilidir.
2. Sıcaklık
Termik basınçlar ısınma ve soğumaya bağlı olarak oluşurlar.
Isınan havanın hacmi artar, yoğunluğu azalır. Buna bağlı yer üzerine uygulayacağı kuvvet de azalacak ve burada Termik Alçak Basınç oluşacaktır.
Soğuyan havanın hacmi küçülür, yoğunluğu artar. Buna bağlı olarak ağırlığı artacak ve burada Termik Yüksek Basınç oluşacaktır.
3. Yükselti
Yerçekimine bağlı olarak atmosferdeki gazların %75'i Troposfer'de bulunur ve yükselti arttıkça yoğunluk azalır. Ayrıca oksijen ve su buharı gibi ağır gazlar da yeryüzüne yakın yerlerdedir.
Tüm bunlara bağlı olarak yükselti arttıkça basınç azalır.
Evren günümüzden yaklaşık 15 milyar yıl önce gaz ve toz bulutuydu. Nebulanın dönerek yoğunlaşması ve basıncın etkisiyle bir patlama (Big Bang) meydana geldi.
Bunun sonucunda gök cisimleri (galaksiler, yıldızlar, gezegenler) uzaya dağıldı ve birbirinden uzaklaştılar. Bu uzaklaşma günümüzde de devam etmekte, evren genişlemektedir.
Başlangıçta tümüyle kızgın magmadan oluşan dünyamız, kendi çevresinde hızla dönerek küresel bir şekil almıştır. Zamanla uzaydan başka cisimlerin bünyesine katılmasıyla yer kabuğu oluşmuştur.
Dünya çeşitli minerallerden oluşmaktadır, bunların yoğunlukları farkıdır. Ağır mineraller yerin merkezinde, hafif mineraller yer kabuğuna yakın bulunmaktadır.
Dünyamız günümüzde de şekillenmeye devam etmektedir. Bunun en güzel kanıtı deprem ve volkanizma faaliyetlerinin yaşanıyor olmasıdır. (Devam)
Okyanus akıntıları, Dünyanın doğal sistemleri içerisinde canlılar için büyük öneme sahip öğelerinden biridir. Bu akıntılar iklim ve canlılar üzerinde etkilidir. Makalemizde bu akıntıların oluşum sebepleri, türleri ve özellikleri yer almaktadır. (Devam)
- Türkiye üç tarafı denizlerle çevrili bir yarım ada ülkesidir. - Denizlerimiz ulaşım, balıkçılık ve turizm için kullanılmaktadır. - Ayrıca Karadeniz'i Akdeniz'e bağlayan stratejik öneme sahip boğazlarımız bulunmaktadır. - Türkiye’de deniz ticareti 1926’ya kadar yabancıların elindeydi. - 1926’da Kabotaj Kanunu ile denizlerimizde yolcu ve yük taşıma hakkı bize geçmiş ve deniz ticaretimiz gelişme göstermiştir.
a. Karadeniz - Karadeniz Avrupa ile Anadolu arasında yer alan bir iç denizdir. - Dünya denizlerine İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile bağlanır. - Tuzluluk oranı binde 18, Türkiye’de kıyısındaki uzunluğu 1600 km dir. - Günümüzden 8000 yıl önce tatlı su gölü olan Karadeniz, buzul çağı sonrasında deniz seviyesinin yükselmesi ile denizlere açılmıştır. ... (Devam)
Farklı yoğunluklara sahip bu katmanlar deprem dalgalarından yola çıkılarak keşfedilmiştir.
1. Yer Kabuğu
Taşküre anlamında da kullandığımız litosfer, yerkürenin bütün katı kısmını ifade etmez. Kabuk ve mantonun üst kısmından oluşur. Yerkürenin en ince, en hafif ve en dış katmanıdır.
Yerkabuğu, bileşimleri ve yoğunlukları birbirinden farklı iki tabakadan oluşur.
Sial (Granitik Yer Kabuğu):
- Bileşiminde Silisyum ve Alüminyum elementleri yoğundur. Yoğunluğu azdır (2,7 g/cm3) - Katı halde bulunur. Kalınlığı okyanus tabanlarında az iken, kıta tabanlarında fazladır.