Tarih boyunca insanoğlunun medeniyet alanında almış olduğu yol incelenecek olursa ilk medeniyetlerin genelde iklim koşullarının elverişli, su kaynaklarının bol, tarım arazilerinin geniş olduğu sahalarda doğup geliştiği dikkat çeker.
Bu alanlar; Nil, Fırat-Dicle, İndus - Ganj, Gökırmak, Sarıırmak havzalarıdır. Kısacası ilk uygarlıklar Mısır, Çin, Hindistan ve Mezopotamyada büyüyüp gelişmiştir.
Türkiye hem Asya hem de Avrupa Kıtası ile temas halinde olduğundan bir Orta Doğu ülkesidir. Dağlık bir ülkedir. Ovalar daha ziyade kıyılarda ve akarsu vadilerinde yer alır. Akarsular bakımından bölgenin en zengin ülkesidir. İstanbul ve Çanakkale Boğazlarıyla da büyük bir öneme sahiptir. Üç tarafını çeviren denizler, Cebeli Tarık Boğazı ile Atlas Okyanusuna; Süveyş Kanalı vasıtası ile Kızıldeniz ve Hint Okyanusuna bağlıdır.
Türkiye yer altı ve yer üstü zenginlik kaynakları bakımından bölge ve hatta dünyadaki en zengin ülkeler arasında yer alır.
Ülkemizde ilk köy yerleşmelerine ise yaklaşık 10000 yıl Önce geçildiği düşünülmektedir. Cilalı taş devri yerleşmeleri olan bu alanların en önemlileri şunlardır; Hacılar(Burdur), Suberde (suğlagölü), Ilıpınar (İznik), Çatalhöyük (Konya-Çumra), Can Hasan (Karaman), Çayönü (Ergani)’dür. Bu yerleşim yerleri genel olarak neolitik çağ yerleşmeleri olarak anılır.
Bu dönemin diğer önemli bir özelliği ise höyüklerin ortaya çıkmasıdır. Höyük,tarihi dönemlerde deprem, yangın, savaş gibi nedenlerle yıkılan eski yerleşim alanlarının yıkıntılarının üzerine yenilerinin kurulması ile oluşmuş yapay tepe görünümündeki yerleşme alanlarıdır. Başlıcaları; Çatalhöyük, Çayönü, Hacılar, Can Hasan’dır.
Mezolitik (Orta Taş Çağı) dönemi yerleşmelerine; Beldibi, İkizini, Karain, Belbaşı, öküzini Mağaralarında rastlanır.
Kalkolitik Çağ denilen Bakır Çağı yerleşmelerinin başlıcaları, Ilıpınar, Yumruktepe, Can Hasan’dır.
Günümüzden 3000-4000 yıl önce düz alanlarda kurulmuş ve daha çok batı anadoluda görülen taş ve madenlerden yapılmış araç gereçlerin bulunduğu yerleşme alanlarına ise ören denir.
Mısır, Yunanistan gibi ülkelerde ancak birkaç uygarlığın izine rastlanırken, Anadoluda onlarca uygarlığın izini görmek mümkündür.
Hitit, Firig, Lidya, Urartu, Troia, İyon, Helen, Galat, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı bunlardan bir kaçıdır.
Asurlar İlk Çağda Anadoluda ticareti geliştirmişlerdir. Onların çekilmesinden sonra Hititler ilk devleti kurmuş ve ilk sulu tarımı uygulamışlardır. Hititlerin başlıca şehirleri; Hattuşaş, Alacahöyük, Şapinova, Kargamış, Aslantepe, Kartepe’dir.
Doğu Anadoluda hüküm sürmüş olan Urartuların en önemli özelliği Anadoluya kale kent sistemini getirmeleridir. Barajlar yaparak sulamaya önem vermişlerdir. Malatya, Elazığ, Mardin, Van kentlerimiz o dönemin izlerini taşır.
Frigler tarıma önem vermiş, dokumacılığı geliştirmiş ve cam işçiliğini geliştirmiştir. Frigler zayıflayınca Batı Anadoluda Lidya Devleti gelişmiştir. Başkentleri Sart olan bu uygarlık; kral yolunu yaparak ticareti canlandırmış, dünyadaki ilk bankacılık faliyetlerini geliştirmiştir. Para bu dönemde kullanılmıştır. Batı Anadoluda İyon ve Dorların etkilerini mö. 1200 yıllarında görürüz. Bu dönemin başlıca İyon şehirleri; Smyrna(izmir), Efes, Selçuk, Milet’tir.
İyonlar Karadeniz sahillerinde Sinop, Samsun, Trabzon, Giresun, gibi kentleri kurmuşlardır. Türklerin Anadoluya gelmesiyle şehirler yeniden canlanmıştır ve kentler gittikçe Türk islam şehri özelliği kazanmıştır. Selçuklular döneminde ticaret yolları üzerinde yer alan Tokat, Erzurum, Sivas, Diyarbakır, Elazığ, Kayseri, Konya, Aksaray, Erzincan gibi şehirler büyümüştür. Sinop ve Alanya liman şehirleri olarak dikkat çekmiştir. Kervansaray sistemi bu dönemde gelişmiştir.